Saturday, November 16, 2013

Bir Dilim Kek ile Nasıl Marka Olunur?



bir dilim kek ile nasil marka olunur 1






Günlerdir marka mevzuatından başka bişey düşünemez olan ben, bu sabah erkenden kalkıp hem kafam dağılır hem de ders çalışırken atıştırmalık olur diye pek bi hevesle Öznur'un krem karamelli kekinden yaptım. Tarifi birebir uygulamama rağmen maalesef benimkinin kreması Öznur'unki gibi olmadı. Üstü omlet gibi bişey oldu. Bi taraftan ders çalışıp diğer taraftan da kekimi tırtıklarken aklıma yıllar önce bu marka zamazingosuyla nasıl tanıştığım geldi.






Çalıştığım yerde web sitesine sınai mülkiyet haklarıyla ilgili bilgi sitesi hazırlayacaktım. O zamanki müdürüm Zehra Hanım "şunları bi araştır bakalım, markadan başla" demişti.






O zamanlar sınai mülkiyet hakları nedir çok iyi bilmiyorum. Marka, patent, tasarım duymuşum ama bunlarla ilgili ne hazırlamalıyım bilemedim.






Google'a "nasıl marka olunur?" diye yazıp çıkan linkleri tıkladığımda beni gülmekten koparan bi yazı bulmuştum. Burda yayınlayacaktım ama yemek bloğuna ters düşer diye çekindim. Merak edenler buraya tıklayıp okuyabilirler :)






Çok zaman sonra Zehra Hanıma da göndermiştim o yazıyı. Hatta "Web'e bunu da koymadın di mi?" diyip gülüşmüştük :)) 






Çok özlüyorum Zehra Hanımı. Ne öğrendiysem ondan öğrendim. Kendime ne kattıysam onun sayesinde oldu. Hele bana annelik ettiği günleri hayatım boyunca unutamam. Öyle zor günler yaşadımki, en sevdiğim, en güvendiğim bile beni tek başıma bırakırken, O hep yanımda oldu. Korudu, kolladı. "Korkaklar kaçar" diyip kalmamı sağladı.






Artık benim müdürüm değildi ama koridorun diğer tarafındaki odada varolduğunu bilmek bana yetiyordu. İşten ayrılacağını öğrendiğimde odasına girip zırıl zırıl ağlamıştım. Ben ağlarken, o sepsert görüntüsünün altındaki yumuşacık kalbiyle ve dolu gözleriyle "saçların ne kadar güzel olmuş" demişti. "Marka vekillik sınavına giricem de onun için vesikalık çektiricem" demiştim ağlayarak. "Başaracağını biliyorum, inanıyorum sana, iyi hazırlan" demişti. Odasından çıkarken de bana "bu yaşadıkların sayesinde, bu yaşında sen benden daha güçlüsün ve hep benim kızımsın" demişti.






Giderken sakın bana veda etmeyin dedim. Etmeden gitti.






Onu hep güçlü, akıllı, iyi kalpli ve en önemlisi asil bir kadın olarak hatırlıycam.






Beni "marka" ile tanıştırdığında, önce gülmekten koparan kadın, bu akşam bi dilim keke bakarken hüzünlenmemi sağladı.






Umarım hüzünle baktığım bu omlete benzeyen kekimi, sınavı kazandığımda gülümseyerek anarım..






Zehra KAYA'ya sevgilerimle...


No comments:

Post a Comment